SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 65 >>

باب بيان معنى قول النبي صلى اله عليه وسلم "لا ترجعوا بعدي كفارا يضرب بعضكم رقاب بعض"

29- NEBİ (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN: "BENDEN SONRA BİRBİRİNİZİN BOYNUNU VURAN KAFİRLER OLARAK DÖNMEYİNİZ" BUYRUĞUNUN ANLAMININ BEYANI BABI

 

118 - (65) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة، ومحمد بن الليثي، وابن بشار، جميعا، عن محمد بن جعفر، عن شعبة. ح

وحدثنا عبيدالله بن معاذ. واللفظ له. حدثنا أبي. حدثنا شعبة، عن علي بن مدرك، سمع أبا زرعة يحدث عن جده جرير؛ قال:

 قال لي النبي صلى الله عليه وسلم في حجة الوداع. "استنصت الناس" ثم قال "لا ترجعوا بعدي كفارا يضرب بعضكم رقاب بعض".

 

[:-220-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar hep birlikte Muhammed b. Cafer'den tahdis etti. O Şube'den (rivayet etti) (H) Bize Ubeyd b. Muaz da -ki lafız onundur- tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şube, Ali b. Mudrik'ten tahdis ettiğine göre o Ebu Zur'a'yı dedesi Cerir'den tahdis ederek şöyle dediğini nakletti:

 

Raswullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda haccı (hutbesin)de: "İnsanlara dinlemelerini söyle" buyurdu. Sonra: "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak gerisin geri dönmeyin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 121,4405, 6869, 7080; Nesai, 4142; İbn Mace, 3942; Tuhfetu'l-Eşraf, 3236

 

NEVEVİ ŞERHİ 66.sayfada 223 nolu hadis’in ardında.

 

A.DAVUDOĞLU

AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerif Haccetü'l-Vedâ'daki hutbeden bir parçadır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Cerir'e: «Şu insanları sustur!» diye emretmesi, orada bulunanlara pek mühim beyanatta bulunacağı içindir. Nitekim öyle de olmuştur. Bu hacca Haccetü'l-vedâ denilmesi, Fahr-i Kâinat (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz orada ashabı ile vedâlaştığı içindir. Veda hutbesi meşhurdur. ResuIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hutbede ashab-ı kiramına dinlerini ta'lim buyurmuş; ve şeriatının orada bulunmayanlara da tebliğini vasiyet etmiştir.

 

«Benden sonra dönüp bir birinizin boyunlarını vuran kâfirler olmayın!» hadisinin ma'nası hususunda sekiz kavil vardır :

 

1 - Müslümanların birbirlerini öldürmelerini helâl i'tikad etmek küfürdür. Meğer ki te'vil ile ola.

2- Hadisden murad: Küfrün hakikati değil, küfran-ı ni'metdir. Yani bir birinizi vurarak nankörlük etmeyin demektir.

3 - Birbirinizi vurmanız sizi küfre götürür.

4 - Bu iş kâfirlerin işi gibi çirkin bir iştir.

5 - Hadisden murad küfrün hakikatidir. Ya'ni: «Küfretmeyin, müsiüman kalmakta devam edin! demektir.

6 - Hattâbî ile diğer bazı ulemânın rivayetlerine göre kâfirler­den murâd; silâh kuşananlardır. Çünkü arapçada silâh kuşanana kâfir denir. Bunu Ezherî «Tehzibivlluga» adlı eserinde beyân etmiştir.

 

7 - Hattâbî 'ye göre ma'na : «Birbirinizi tekfir etmeyin sonra birbirinizi öldürmeyi de helâl addetmeye  başlarsınız» demektir.

 

8- Küfürden murâd örtmektir. Yani benden sonra dönüp hakkı ört bas etmeyin; gizlemeyin demektir, imâm Nevevi bu kavillerin içinden en ziyâde dördüncüyü beğenmekte ve Kaadi Iyaz'ında ayni kavli ihtiyar ettiğini söylemektedir.            

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in: «Benden sonra dönüp kâfir olmayın» buyurması bazı ulemâya göre : «Ben şuradan ayrıldıktan sonra» ma'nasınadır. O gün kurban bayramı olduğu için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mina'da bulunuyorlardı. Yahud Efendimiz (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) bu irtidâd işinin kendi hayâtında olmayacağını bilmiş de vefatından sonrası için ashabını nehyetmiştir.

 

Hâriciler bu hadisle istidlal ederek büyük günâh işleyen kimsenin dinden çıkıp kâfir olduğunu iddia ederler. Derler ki: «Bu hadisin mâ'nâsı: «Benden sonra birbirinizi öldürme sebebiyle küfretmeyin!» demektir. Haksız yere insan öldürmek büyük günahtır. Şu halde hadisden anlaşılıyor ki büyük günah işleyen kâfir olurmuş.»

 

Buradaki küfürden muradın ne olduğunu tayin babında ulemanın neler söylediğini az evvel sekiz madde halinde sıraladığımız düşünülürse hâricilere verilecek cevap kendiliğinden ortaya çıkar.

 

İcma-i ümmeti delil olarak kabul etmeyen ehl-i bid'at da bu hadisle istidlal ederler. Ve : «Bu ümmeti küfürden nehiy etmek, onun küfür edebileceğine delildir. Çünkü küfretmesi imkânsız olaydı ondan nehyedilmezdi. Bu suretle ümmetin küfür üzerine ittifak etmesi mümkün olunca ictihadda hatâ üzerine ittifak etmesi evleviyetle mümkün ve caiz olur.» derler.

 

Ehl-i bid'atın bu istidlali doğru değildir. Çünkü teklifin şartı, fi'lin hadd-i zâtında mümkün olmasıdır. Haricî bir sebeble o fi'lin imkân haricinde kalması onun teklif olunmasına mâni' değildir.

 

İşte ümmetin hatâ üzerine içtimâi haddi zâtında mümkün fakat Şâri' Hazretlerinin olmayacağını haber vermesiyle imkânsızlığı anlaşılmıştır. Hadd-i zâtında mümkün olup da başka bir sebeble imkân haricinde kalan birşeyi teklif ise bilittifak caizdir. Teklif-i mâla yutak yâni kulun gücü yetmeyeceği bir işi teklif caiz değildir diyenlere göre mümten'i olan teklif :hadd-i zatında imkânsız olan bir şeyin yapılmasını tekliftir.